24 Haziran 2011 Cuma

Gerçekliğin Ötesinde (Andrea Petkoviç Der Spiegel Röportajı - Bölüm 1)


Alman sporu önümüzdeki yıllarda göçmen yıldızların omuzlarında yükseleceğe benziyor. Erkekler futbolunda Mesut Özil'in başarılarından tüm Türkiye haberdar. Pazar günü başlayacak olan FIFA Kadınlar Dünya Kupası'nın ev sahibi Almanya'nın poster yüzü, Kosovalı bir göçmen ailenin kızı olan Fatmira "Lira" Bajramaj olacak. Almanya'nın en iyi kadın tenisçisi ise, henüz altı aylıkken ailesi tarafından Bosna-Hersek'ten Almanya'ya getirilen Andrea Petkoviç.(Not: Henüz yazıyı tamamlamadan Petkoviç'i lanetlemeyi başardım ve onun Wimbledon'a 3. turda veda etmesine neden olduğum için tüm sevenlerinden özür dilerim.)

DER SPIEGEL dergisi bir yıl önceki Amerika Açık turnuvasının ardından, Videoblog'u ve maç sonu dansları ile tenis dünyasında kısa sürede dikkat çeken Petkorazzi ile uzun; ancak okumaya değer bir röportaj yapmış. İki bölümde yayınlamaya karar verdiğim röportajın ilk bölümünde Andrea Petkoviç, profesyonel tenisçi olmaya nasıl karar verdiğini, WTA dünyasını nasıl gördüğünü ve kendini bu dünyanın içinde nasıl konumlandırdığını açıklıyor. Okurken sıkılmamanız için röportajın arasına Petkorazzi'nin meşhur youtube videolarından ekledim, onlara da göz atmanızı tavsiye ederim.

Spiegel: Andrea Petkoviç, Steffi Graf ile aynı noktada olmak senin için bir onur mu, yoksa bu durum omuzlarında bir yük oluşturuyor mu?

Petkoviç: Almanya'nın en iyi kadın tenisçisi anlamında mı? Onur olduğunu söylemek isterim. Ama bu benim için önemli değil. Steffi Graf sıra dışı bir yetenekti, onun yaptıklarını tekrarlamak oldukça zor. Benim amacım kesinlikle bu değil. Benim için her şey başarıdan ibaret değil. Tenis benim için çok daha fazlası.

Spiegel: Nedir o zaman?

Petkoviç: Ben kendimi bir sporcudan önce bir şovmen olarak görüyorum. Tenis kortu benim sahnem. İnsanlar oraya eğlenmek için geliyorlar. Profesyoneller sirki genellikle tek boyutlu. Bense olaya biraz renk katmak istiyorum. Bu mekanın dışındaki insanları da kapsıyor. Eğer bir çocuk: "Andrea harika, onun gibi olmak için tenise başlıyorum" derse, çok şey kazanılmış demektir.

Spiegel: Lisede 11. sınıfı atladın ve lise bitirme sınavını 1.2 ortalamayla geçtin. (Not: Almanya'da en yüksek not 1.0, yani Petkoviç lise bitirme sınavından mükemmele yakın bir sonuç almış.) 2007'nin başından beri profesyonelsin, bunun yanında siyaset bilimi öğrencisisin ve şu anda dünya sıralamasında 35. sırada yer alıyorsun. Almanya'nın en iyi oyuncusu olacağına dair bir beklentin var mıydı?

Petkoviç: Hayır, gençken kendi yaş grubumun en iyi oyuncusu değildim; çünkü benim için her zaman öncelikli olan okuldu. 2003'ün Ocak ayında, 15 yaşındayken, Avustralya Açık Junior turnuvasında son 16'ya kaldım ve bunu başarırken, sonradan dünya bir numarası olacak olan Ana Ivanoviç'i yendim. Sevinçten havalara uçtum ve tenisin yeni süper starı olacağımı düşünmeye başladım. Neredeyse bu tuzağa düşecektim.

Spiegel: Hangi tuzağa?

Petkoviç: Öncelikle durumun yüzeyselliğiyle yüzleşmem gerekiyordu. Benim ilk ona girecek yeteneğim olduğunu söyleyen sponsorlar ve menajerler gelmişlerdi. 15 yaşındayken onların tek amacının, nasıl olursa olsun, para kazanmak olduğunu bilemezsiniz. Okulu bırakmayı planlıyordum. Zaman geçtikçe, önce okulu bitirmenin daha önemli olduğunun farkına vardım.

Spiegel: Senin için okul neden bu kadar önemliydi?

Petkoviç: Her zaman iyi bir öğrenci olmak istemiştim ve okulda pek çok şey öğrendim. Hayatımda tenis oynamaktan daha iyi yapabildiğim pek çok şey var.

Spiegel: Buna rağmen neden profesyonel oldun?

Petkoviç: Bu oyunu seviyorum. Bir maçın içinde öfkeyi, neşeyi, hüznü ve gururu buluyorum. Bazı insanlar uçlarda yaşamak için paraşütle atlıyor, uyuşturucu kullanıyor, bense tenis oynuyorum.


Röportaja kısa bir ara verip, Petkoviç'in 2011 Avustralya Açık'ta çektiği video ile Petkorazzi'nin dünyasına giriş yapalım.


Spiegel: Başlarken şöyle bir yemin etmişsin: Eğer iki yıl içinde dünya sıralamasında ilk 50'ye giremezsem, bırakıyorum. Bu ültimatom niye?

Petkoviç: Ailem hukuk veya tıp okumamı istiyordu. Bu ültimatomu onları rahatlatmak için kullandım. Ayrıca, teniste sıradanlık içinde batmayı engellemek istiyordum. Bütün yıl boyunca 80 ile 90. sıralarda gezinip sürekli olarak bir çıkış anını bekleyen o kadar çok kadın var ki. Aynı hit bir parça yapacağına inanmayı bırakmayan şarkıcılar gibi. Kendimi bu kaderden kurtarmak istedim.

Spiegel: WTA'deki diğer oyuncular seni nasıl karşıladılar?

Petkoviç: Gözleri gerçekten üzerinizde oluyor: Nasıl oynuyor? Bana tehdit yaratabilir mi? Güzel görünüyor mu? Piyasa değeri var mı? Garip bir iş, anlaması da zor; ama büyüleyici.

Spiegel: Tam olarak neyi kastediyorsun?

Petkoviç: Bu kızların böyle çetin ceviz olmaları, durmak bilmeden kendi yollarında gitmeleri gerçekten inanılmaz. Serena Williams, en iyi oyuncu olduğundan emin ve eğer kaybederse sürekli bunun üzerine düşünüyor. Veya Maria Şarapova: Özel yaşamı ve işi arasında bölünmüş durumda.

Spiegel: Bu çevreye uyum sağlamak sana zor geliyor mu?

Petkoviç: Sıralamada zirveye bir anda fırlamak yerine yavaşça yukarı tırmanmak bana yardımcı oluyor. Sabit şekilde ısıtılan su gibiyim, piştiğim zaman neler olacağını görebiliyorum.

Spiegel: Peki nasıl?

Petkoviç: İnanılmaz bir baskı var. Mutlaka bir Grand Slam'den üç gün önce gelip antrenmanları izlemelisiniz. Küfürler, raket atmalar, tam bir çılgınlık. Soyunma odasında biri diğeriyle konuşmaz ve eğer biri güldüyse bu çılgınca bir gülüştür. Turnuva uzadıkça, soyunma odası daha boştur ve baskı da bu nedenle artar. Erkekler bu konuda daha rahat. Güvenilir kaynaklardan aldığım bilgilere göre, çoğunlukla soyunma odasında çıplak dolaşıyorlarmış.

Spiegel: Tenis profesyonelleri nev-i şahsına münhasır karakterlermiş gibi geldi.

Petkoviç: Pek çoğu gerçeğin ötesinde yaşıyor. Bir keresinde oyuncu merkezinde, kasaya geldiğinde sadece pilav parası ödemek için bifteğini pirincin altına saklayan birisini görmüştüm. Bazı profesyoneller küçük şeylere kafayı takıyorlar ve bu yüzden sonu olmayan şekilde şımartılıyorlar. Üçüncü turda turnuvadan ayrılıp, para ödülünün yanında teselli olarak iPad armağan edilenler var. Bu tamamen saçmalık.


İkinci videoda Petkoviç ve arkadaşları Wimbledon'da yağmur nedeniyle verilen arada dur durak bilmeden çalışmaya devam ediyorlar:) Bu arada her iki videoya da renk katan Djoko'nun hakkını teslim edelim.


Spiegel: Tenis oyuncuları neden bu kadar çok şımartılıyor?

Petkoviç: Onları havaya sokmak için. Çılgınca olan ise şu: Ne kadar iyiyseniz, ne kadar çok şeye sahipseniz, o kadar fazlasını elde edeceksiniz. Daha değerli hediyeler, daha büyük otel odaları. Bu İncil(Matta)-etkisi:"Kimin varsa, ona verilecektir, ve o bolluğa sahip olacaktır." Eleme oynayanlar gibi ihtiyacı olanların elinden tutmak yerine. Bu tersine dönmüş bir dünya.

Spiegel: Bir tecrübene dayanarak mı konuşuyorsun?

Petkoviç: Eğer ana tablodaysanız, kural olarak Otel için para ödemezsiniz, eğer eleme turu oynayacaksanız oteli ödemeniz gerekir. Bir keresinde, Berlin'de beş yıldızlı bir otel vardı. Orada kalmayı karşılayamazdım; ancak Almanya Açık sırasında tesislere giden tren yalnızca oradan kalkıyordu. Kendimi bir arkadaşın yanında giden kör bir yolcu olarak yazdırmıştım.

Spiegel: Hayatını tenisten kazanmak için ne kadar iyi olman gerekir?

Petkoviç: Eğer ilk yüzün içindeyseniz, endişelenmenize gerek yok; ancak sonrası için geriye bir şey kalmaz. Bunu başarmak için, en azından beş altı yıl ilk 50'nin içinde olmalısınız.

Spiegel: Neden şu anda bir menajerin yok?

Petkoviç: Çünkü bağımsız kalmak istiyorum. Kendi kendimden sorumlu olmayı istiyorum. Ne istersem onu söyleyebilmem gerekir. Pek çok oyuncu tek bir hizaya getiriliyor ve erotizm üzerinden pazarlanıyor. Bence bu çok banal.

Gerçekliğin Ötesinde (Andrea Petkoviç Der Spiegel Röportajı 2. Bölüm)

0 yorum: